08.06.2024 SİS PERDESİ

HEKİMOĞLU’NUN KARARINI NEDEN DEĞİŞTİRDİ?

Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan geçtiğimiz günlerde teknik direktör Abdullah Avcı ile birlikte Trabzon’a gelerek takımın bu sezon giyeceği formaların tanıtım çekimlerine katıldı. Bir gün boyunca Trabzon’da kalan Doğan gün içinde yine Abdullah Avcı’yı da yanına alarak 1461 Trabzon Kulüp Başkanı Celil Hekimoğlu ile birlikte yemek yediler. Hekimoğlu, Iğdır FK ile oynanan final müsabakası sonrası x hesabında yaptığı paylaşımda, “Paranın, adaleti satın alabildiği yerde bizden bu kadar” ifadesini kullanmıştı. Bu paylaşım sonrası herkes Hekimoğlu’nun yeni sezonda takımı gençleştirip küçük bir bütçe ile lige girmesini bekliyordu. Fakat Ertuğrul Doğan ve Abdullah Avcı ile yaptığı istişare sonrası net kararını vermiş oldu. Yönetim kurulunu toplayan Hekimoğlu, kamuoyuna yeni sezona şampiyonluk parolasıyla yola çıkacaklarının mesajını verdi. Doğan’ın pilot takım 1461 Trabzon’a bu sezon hem oyuncu hemde maddi yönde ciddi destek vereceği taahhüdünde bulunması, Hekimoğlu’nun yeniden iddialı bir takım oluşturma kararında etkili olduğu öğrenildi. Hem iş hayatında hemde kulüpte yoğun bir mesai harcayan Hekimoğlu, ailesi ile birlikte Çeşme’deki yazlığında bir süre stres attıktan sonra Trabzon’a dönecek ve yeni sezon transfer çalışmalarına start verecek.

***

MOURİNHO’DAN SONRA ERDOĞAN TRANSFERİ!

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un yeni yönetim kurulu listesinde yer alan Acun Ilıcalı, TV 100'de yayınlanan "Az Önce Konuştum" programında yaptığı açıklamalarla Jose Mourinho transferiyle yetinmeyeceklerinin sinyalini verdi. Programda, Türkiye’nin şu andaki en güçlü ismi Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili açıklamaları ister istemez kafamızda bir çağrışım uyandırdı. İsterseniz önce Acun Ilıcalı isimli sonradan görme zengin Fenerbahçelinin bu konuyla ilgili açıklamalarını özetleyelim:

"Anti Fenerbahçe sistemi suni bir sistem. Bu işin içine Cumhurbaşkanımızı da soktular. Oradan başladığı iddia edilen Fenerbahçe'ye karşı bir operasyon yapıldı. Bunun sebebi tamamen art niyetli bir oluşum. Bu oluşum işin içine Cumhurbaşkanımızı sokması ve her kesimde karşısına çıkması! %200 eminim Cumhurbaşkanımızın Fenerbahçe ile ilgili bir problemi yok. Cumhurbaşkanı spor aşığı, futbola düşkünlüğü var ve Fenerbahçeli! Yalan yanlış sözlerle belli kesimler etkileniyor ve sisteme sokuluyor. Ankara ile Fenerbahçe'nin arası kötü havaları yaratılıyor! Gerekirse gidip Cumhurbaşkanı'nı bilgilendireceğim! Dönem dönem kendisiyle konuşuyorum ve Fenerbahçe ile ilgili negatif bir şey yok! Geçen konuştuğumuzda, Kadın Voleybol Takımı'nın maçını anlattı, ben izlememişim. Spora böyle düşkün, Fenerbahçe ile ne düşmanlığı olsun? Bunlar şehir efsaneleri, hikayeler anlatılıyor. Ne gücüm varsa, ne ilişkim ve bağlantım varsa; hepsini kullanacağım bir şekilde…”

BAŞARI ANAHTARI SİYASETİN ZİRVESİNDE Mİ?

Görüyor musunuz adam ne kadar gücü varsa kullanacakmış… Cumhurbaşkanına da çıkarak, yanlış anlamaları giderip, yeniden desteğini sağlayacakmış… Belli ki Acun Ilıcalı, Mourinho’yu transfer etmelerine, daha birçok yıldız futbolcu alacak olmalarına rağmen yine de başarının geleceğine inanmıyor ve bizzat Cumhurbaşkanı ile görüşerek, Fenerbahçe’nin önüne çıkabilecek taşları temizlemesi için yalvar yakar olacak. Bu durum bana 2010-11 sezonunda Aziz Yıldırım’ın iki kez o dönem başbakan olan Recep Tayyıp Erdoğan’ı ziyaret etmesini hatırlattı. Son ziyaretini takım kaptanı Alex de Souza ile yapmıştı. O görüşmede Erdoğan, “Buca’da Fenerbahçe’nin başına bir kaza gelmesin” diyerek hakemleri uyarmıştı. Hakemler de sezon sonuna kadar takımın başına hiçbir kaza gelmemesi için ellerinden geleni yapmışlardı. Ben o dönem Günebakış Gazetesinin spor müdürüydüm. Gazetenin imtiyaz sahibi Ali Öztürk bana, “Adnan bey, yönetime çok eleştiri getirmiyorsun” demişti. Oysa çok ağır eleştiriyordum, ama onun derdi üzüm yemek değil, bağcı dövmekti. Kendisine, “Yönetim mesela ne yapmadı?” dediğimde transfer yapmadığını ileri sürdü.

FENERBAHÇE’NİN DEV TRANSFERİ KİMDİ?

Ali Öztürk’e, “Bak Trabzonspor devre arasına Fenerbahçe’nin 9 puan önünde girdi. Bir de Pavel Brozek, Piiotr Brozek ve Sezer Badur gibi 3 de transfer yaptı. Fenerbahçe transfer yaptı mı?” dediğimde, “Yapmadı” şeklinde yanıt verdi. Y:aptı” dedim ve sonra da, “Başbakan Recep Tayyıp Erdoğan’ı transfer ettiler Ali Bey… Trabzonspor Messi’yi, Ronaldo’yu da transfer etse sonuç değişmez, egemen güçler Fenerbahçe’yi şampiyon yapma kararı verdi” diyerek konuyu kapatmıştım. Evet o sezon Recep Tayyıp Erdoğan’ın büyük desteğine rağmen yine de Fenerbahçe şampiyon olamıyordu. Devreye tarlaları sürmek falan girmişti. Dünyadaki tüm spor yargı mekanizmaları şikeyi ve teşvik primini tespit etmiş, Şampiyonlar ligine Trabzonspor’u almış, Fenerbahçe’ye ise 2 sezon Avrupa’dan men cezasını uygun bulmuştu. Ama ne yazık ki ülkedeki yargı ve karar mekanizması şampiyonluk kupasını Trabzonspor’a vermemiş, verdirmemişti… Acun Ilıcalı da o günleri çok iyi biliyordur kuşkusuz…

Ve başarının ilk kriterinin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyıp Erdoğan’ı devreye sokmak olarak görmüş belli ki? Gelecek sezona ne kaldı ki… Bekleyip göreceğiz.

Ve zaman her sorunun yanıtını mutlaka verir…

Er ama geç!...

***

BÜYÜŞEHİR BELEDİYESİ BU YANLIŞTAN DÖNMELİ!

Trabzon’da Ortahisar Belediyesini CHP’li Ahmet Kaya kazanınca ve seçimden önce de, “Kent lokantası açacağız ve 4 çeşit yemeği 60 liradan vereceğiz. Bir de emekli kahvehanesi kuracağız ve çayı 1,5 liradan satacağız” diye vaatlerde bulunması belli ki Büyükşehir Belediyesini de etkilemişti ki, bazı çay bahçelerinde çayı 3 liraya indirme kararı vermişti. Millet Bahçesi’nde, Atapark Çay Bahçesinde ve Fatih Parkında (Aşıklar Parkı) çay 3 liradan satışa sunuldu. Gerçi Aşıklar Parkında yer alan bir kafede çay 5 lira ama olsun… Bu da bizzat yetkililer tarafından, “Orası kahvaltı ve yeme içme mekânı… Çayı 3 lira yaparsak, kahvaltıya gelenler yer bulamaz. Bunun için bir fiyat farkı koyduk” dediler. Hadi hak verdik… Ancak bu çayın 3 ya da 5 liraya satılması kuralının Ganita-Faroz bölgesindeki çok sayıda kafe ve büfede uygulanmamasına bir türlü anlam veremedik. Konuyla ilgili konuştuğumuz yetkililer, “Orası başka bir yer ve çayı o kadar düşük veremeyiz” dediler. Bir de, “Faroz’a yakın bir bölgede çayı 3 liradan satacağımız bir yer oluşturacağız” diye de yapacakları eylemi açıkladılar.

GANİTA-FAROZ SAHİLİ DE UCUZ ÇAY BEKLİYOR

Buna hiç hak vermedik. Ancak konuşarak da anlaşamayacağımı anladığımız için çok da üstelemedik…Bu noktada bir şeyi ifade etmek istiyorum ki sanki Büyükşehir Belediyesi ekonomik gücü zayıf olan ve bu nedenle çayı 3 ya da 5 liraya içmek durumunda bulunan emekli veya benzeri durumdaki kişilere, “Size bu kentin sahilleri değil, şehrin içi layık” der gibi bir tavır sergiliyorlar. Oysa Ganita-Faroz sahil projesi içinde çok sayıda kafe ve büfe var. Ganita bölgesine yakın yerde de bir restoran (alkolsüz), inanılmaz pahalı ve kentteki lokantalardan bile birçok et ve balık ürünlerinden oluşan yemeği daha yüksek fiyatla satıyorlar. Kafelerde çay fiyatı 15 lira, büfelerde ise 10 lira olarak uygulanıyor.. Oysa o kadar büfe veya kafelerden bir tanesinde çay 5 liraya indirilebilir ve dar gelirliler, sahile indiklerinde burada dinlenirken çay molası verebilir değil mi? Bu dar gelirlileri şehrin içine mahkûm etmeye belediyenin hakkı var mı? Kaldı ki zaten çay dışında satılan her şey ateş pahası… Yani özel işletmelerden ucuz değil en azındın…

SELAHATTİN ÇEBİ BUNU BAŞARSIN ALKIŞLAYALIM!

Bu noktada AKP İlce başkanı Selahattin Çebi’nin Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya’yı eleştirirken, “Belediyeler kar yapma yeri değil, hizmet birimleridir. Bu nedenle birimleri zarar edebilir” demişti. İşte tam da Çebi’ye bu noktada önemli görev düşüyor. Hadi Büyükşehir Belediyesi’ni ikna edin ve Ganita-Faroz bölgesinde kar marjını yüksek tutma yerine daha düşük fiyatlarla çay-kahve-su ihtiyacını halkın karşılamasını sağlasın. Kendisine de bir tebrik gönderelim., ayakta alkışlayalım. Kusura bakmayın da geçtiğimiz günlerde bir yerel gazetede haber vardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Kalamıştaki tesislerinde bilmem hangi bonfile 250 lira ama Trabzon Büyükşehir’in işlettiği Ganita Restoran’da 580 lira” diye… Bir belediye, hem de yüksek ücret alan ya da zengini çok daha fazla olan bir kentte bonfilenin en hasını 250 liraya verebilirken, Trabzon gibi gelir düzeyi düşük bir kentte aynı etli yemek neden 580 lira olur? Yani Büyükşehir Belediyesi Trabzon’da bazı işletmeleri daha çok Arap Turistlere hizmet vermesi için mi yapmayı uygun görüyor? Ve kendi yoksul insanına hiç mi değer vermiyor?

Sorular basit, yanıt bekliyoruz!