25.05.2024 SİS PERDESİ

MUSTAFA BIYIK HARAKİRİ YAPIYOR! 

Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, geçtiğimiz günlerde 61saat’te Ahmet Çağlar Yıldırım ve Selahattin Özcan’ın hazırlayıp sunduğu programa katıldı.

Bıyık, “iktidar partisinden 5 yıllık alacağım var, önce bunları tahsil edeceğim. Hastane, sağlık ocağı, yol, okul gibi ihtiyaçlarımızı karşılasınlar. Benim isteklerimi yerine getirsinler bende o zaman onların dediklerini yaparım. Aynı şartlar CHP içinde geçerli. Şahsım adına kimseden bir şey istemiyorum. Derdim Yomra’nın kalkınması. Ben Yomra Belediye Başkanlığı’na aday olmayacağım. Fakat seçimde yarıştığım adaylar yeniden aday olurlasa bende aday olurum” ifadelerini kullandı.

Mustafa Bıyık, sanki AK Parti ve CHP’den talep ettiklerini İYİ Parti’nin karşılayacakmış gibi üst perdeden isteklerde bulunuyor. Maden 5 yıl boyunca hiçbir istediğin olmadı neden daha önce İYİ Parti’den istifa etmedin? Yoksa Koray Aydın bu isteklerini yerine getireceğine dair sana söz mü verdi?

Siyasetçinin bir ideolijisi ve ilkesi olur. Milliyetçi bir partiden istifa edip sosyal demokrat partiye de (CHP) olmazsa muhafazakar bir partiye de (AK Parti) gidebilirim diyor.

Bıyık’ın öyle bir derdi yok!

Türk siyaseti bu tür ilkesiz siyasetçileri daha öncede gördü. Bir süre gündem de olurlar sonrasında “saman alevi" gibi kaybolur giderler. Mustafa Bıyık’ta yok olmaya aday birkaç yıl sonra adı sanı duyulmayacak siyasetçiler kervanına katılacak. Bu gerçeği sağduyulu her insan rahatlıkla görebiliyor. Fakat kendisi zafer sarhoşluğu ve kibir çemberi içerisinde bunu fark edemiyor.

Hoş… farkettiğinde de iş işten çoktan geçmiş olacak. Bir insan kamuoyundaki olumlu imajını bu kadar kısa sürede nasıl yok eder, anlamak mümkün değil. Bu konuda Mustafa Bıyık’ı tebrik etmek lazım!

***

MUMCU BELLİ Kİ MESAJI ANLAYAMAMIŞ!

AK Parti Rize ve Adıyaman İl Başkanları görevlerinden ayrıldıklarını açıkladılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketi Rize’de fitillenen bu ateşin bütün Anadolu’ya yayılması için AK Parti yönetiminin böyle bir hamle yaptığı düşünülüyor. Buradaki amaç teşkilatları fazla hırpalamadan ve küskünlüklere yol açmadan geçiş dönemini en az zararla atlatmak.

AK Parti’de bütün bu gelişmeler yaşanırken, Trabzon’da da gözler Trabzon İl Başkanı Sezgin Mumcu’ya dönmüş durumda…

Göreve geldiği bu yana AK Parti Trabzon Teşkilatı’nın bir türlü benimsemediği, bunun da ötesinde kabul edemediği Sezgin Mumcu’nun koltuğu bırakmaya hiç niyetinin olmadığı aşikâr.

Mumcu, illa da genel merkez yönetimi tarafından görevden alınmayı bekliyor!

Normal olarak küçük bir muhasebe yapabilmiş olsa görevinden istifa etmesi gerekirdi. Fakat “çıkmadık candan umut kesilmez” misali “belki görevden alınmam” hayaliyle yaşıyor.

Gerçek bir siyasetçi yeri ve zamanı geldiğinde bulunduğu bu makamı terk edebilmeli!

Tabi bunu yapacak siyasi derinlik ve kültüre sahip olmak lazım. Üzülerek ifade etmeliyiz ki, Sayın Mumcu’nun böyle bir özelliği yok!

Kendisine nacizane tavsiyemiz AK Parti Trabzon İl Başkanlığı zamanında siyasi olarak hasta ettiği insanları, asli mesliği olan hekimlik görevine dönerek tedavi etmesidir.

***

HEKİMOĞLU BASKILARA DAYANAMADI

Önümüzdeki aylarda Türkiye Boks Federasyonu’nun seçimleri yapılacak…

2019 yılının Şubat ayında gerçekleşen seçimli genel kurulda mevcut başkan Eyüp Gözgeç’e karşı yarışan ve az bir oy farkı ile seçimi kaybeden Trabzonlu iş ve spor adamı Suat Hekimoğlu, yeniden başkanlık yarışı içinde yer alacak.

2019 seçimlerine güçlü bir kadro ile giren Hekimoğlu, 266 delegenin oy kullandığı, 5 oyun geçersiz sayıldığı genel kurulda 100 oy almıştı. Mevcut başkan Eyüp Gözgeç 159 oy ile federasyon başkanı seçilmiş, Suat Hekimoğlu da 59 oy fark ile seçimi kaybetmişti.

Boks Federasyonu’nun tüzüğü ve delege yapısı gereği Türkiye’deki bütün Gençlik ve Spor İl Müdürleri doğal delege sayıldığından seçimin kaderini de onlar belirlemiş oldu. Normal şartlarda o seçimi kazanması gereken Suat Hekimoğlu, dönemin Spor Bakanı’nın İl Müdürlerini aratması ve Eyüp Gözgeç’e oy vermesi yönünde telkinde bulunması seçimin doğal akışının bir anda değişmesine neden olmuştu.

Hiç hesapta yokken bakanın bu gayri demokratik uygulamasına maruz kalan Suat Hekimoğlu, uğradığı bu adaletsizlik ve haksızlık karşısında yakın çevresine Boks Federasyonu defterini kapattığını söylemişti… Suat Beyin çok saf ve halisane duygularla çıktığı bu yolda kendisine yaşatılan  travma çok kolay hazmedilebilecek bir durum değildi.

Suat Hekimoğlu’nun kader birliği yaptığı yönetim kurulu listesine baktığımızda içlerinde spor ve iş insanlarının yanı sıra bilim insanlarıda bulunuyordu.

Hekimoğlu’nun “ artık yokum” kararı başta yönetiminde bulunan isimler olmak üzere, Anadolu’daki birçok kulüp tarafından kabul görmedi. Mevcut Boks Federasyonu yönetiminin olumsuz icraatları da buna eklenince toplumdan gelen “aday ol” baskılarına daha fazla direnemedi ve seçim sürecine dâhil olmak zorunda kaldı.

Suat Hekimoğlu’da Türkiye’deki seçimlerin değişmez gerçeği ile yüzleşmiş oldu. O da; “Önemli kurumları yönetmeye talip olduğunuzda ilk adaylık kararını siz, sonraki kararları yola çıktığınız insanlar verir” düsturu… Hekimoğlu’nun yaşadığı da tamda bu oldu.

Tabi, Suat Hekimoğlu en kırgın ve küskün olduğu dönemde bile Anadolu’daki kulüpler üzerinden elini eteğini çekmedi. Kendisine gelen yardım taleplerinin hiçbirini geri çevirmedi. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu ağır ve ekonomik şartlarda kulüplere malzeme, turnuvalara katılabilmeleri için seyahat ve konaklama desteği verdi. Bunu da hiçbir hesap ve beklenti içine girmeden yaptı.

Dileğimiz Hekimoğlu’nun yeni dönemde Boks Federasyonu Başkanlığını kazanması ve güçlü ekibi ile Türk Boks’unu eski günlerde olduğu gibi hakettiği yerlere taşıması.

Yolu şimdiden açık olsun…

***

BİR STAYJERE BİLE BOYUN EĞEN AVCI!

Trabzonspor başkanı Ertuğrul Doğan’ın, kulüp üzerinden zenginleştirdiği ve anlaşılan o ki ağabey kabul ettiği Abdullah Avcı’ya aslında ödenen ücretlerin, verilen payelerin, ondan beklentilerin ne kadar boş olduğunu her gün biraz daha iyi anlıyoruz. Bordo-Mavili kulübü yöneten bazı kendini bilmezler bir zamanlar Vahid Halilodzic’i ve özellikle Ersun Yanal’ın boş çuval olduklarını anlamaları için iki, üç kez iş başına getirmeleri gibi şimdi de bir Avcı modası esiyor kulüpte… Bunun tek sebebi de Başkan Ertuğrul Doğan… Buna izin veren ise tarih önünde hesap verecek olan yönetim kurulu… Oysa Abdullah Avcı’nın görev alırken iki büyük şansı vardı. Biri ilk döneminde Eddie Newton isimli futbol cahilinden sonra göreve gelmesiydi. Newton ile olması gereken yaşanmış, takım dip yapmıştı. Avcı geldi, birazcık daha iyi olduğu için takım yükselişe geçmişti. Bu da, “Vay Abdullah Avcı büyük kurtarıcı” diye yutturulmuştu.

BİR DAHA KAPIDAN BİLE GEÇİRİLMEMELİYDİ

Abdullah Avcı ile takım şansıyla şampiyon olurken de, bu isim yere göğe sığdırılamamıştı. Oysa o sezon ne Galatasaray, ne Beşiktaş, ne Fenerbahçe yarışın yanında yöresinde değildi. Hakemler bir tek aleyhte hata yapmıyor, VAR ise Bordo-Mavililere çalışıyordu. Ama bunlar hiç dikkate alınmadı. Abdullah Avcı’nın ne kadar kötü teknik direktör olduğu 2022-23 sezonunda ortaya çıkmıştı. Yaptırdığı 13 transferle birlikte kulübü batağa sürükleyen Avcı, ligde, Avrupa’da ve kupada da Trabzonspor’a nal toplatmanın dayanılmaz hafifliğini yaşatmıştı. Yapılması gereken gönderilmesi ve bir daha da kapının önünden bile geçirilmemesiydi. Fakat Avcı sözde istifa etti. Cebine çalışmadığı 2 aylık para olarak 8,5 milyon lira kondu. Sonra İstanbul’da keyifli tatil yaptı. Yani Trabzonspor’dan hak etmediği parayla, keyfine baktı. Ona keyif yaptıran da ‘Büyük Trabzonspor aşığı’ Başkan Ertuğrul Doğan’dı.

BU KEZ DE ÖZÜRLÜ BJELİCA’NIN YERİNE GELDİ

Abdullah Avcı hiçbir kulüpten ciddi bir teklif bile alamadı. Hatta Fenerbahçe ve A Milli takım için kırk takla attı ama yüzüne bakılmadı. Aradan 7 ay geçmemişti ki görevi Trabzonspor’un çıkarlarını korumak olan Avcı’nın kankası Başkan Ertuğrul Doğan tarafından yeniden iş başına getirildi. Hem de yine teknik direktörlük vasfı sıfır olan Nenad Bjelica’nın yerine gelmişti. Yani yine çok şanslıydı. Kendinden önceki çalışan hani deyim yerindeyse, teknik direktör bile değildi. Bunu gittiği Union Berlin’de de gösterdi ve Alman kulübü 5 ayda kendisini kapıya koydu. Abdullah Avcı futbol özürlü Bjelica’dan kuşkusuz bir kıt daha iyiydi ve sözde kaos futbolundan yerleşik oyuna dönüş yaparken, takım en azından daha az maç kaybediyor, bazı kritik maçları kazanıyor, az gol atıyor ama az da yiyordu. Hele Fenerbahçe’nin İstanbul’da mağlup edilmesi onun için adeta can simidiydi.

SERDAR TOPRAKTEPE BİLE ONA DERS VERDİ

Abdullah Avcı, Trabzonspor’un cahil ama tribünlerde etkili olan taraftarının ne istediğini çok iyi biliyor ve buna göre tavırlar alıyordu. Sonuçta Kayserispor, Çaykur Rizespor, Hatayspor, Adana Demirspor, Kasımpaşa, Beşiktaş gibi takımlar tel tel dökülmeye başlamıştı. İşte bu takımların berbat sonuçlarıyla birlikte Bordo-Mavililer öyle hiç de önemli bir seri yapmadan üçüncülük koltuğuna oturunca Abdullah Avcı’ya, ‘Mucize teknik adam’ yaftası yapıştıracak medya şarlatanları da az değildi. Ama Türkiye Kupası Finalinde, Beşiktaş’ın başında altyapıda görev alan ve belki de yıllık geliri 1 milyon lira olmayan Serdar Topraktepe karşısında bile Trabzonspor’u aciz duruma düşüren bir Abdullah Avcı gördük. Hem de yıllık 60 milyon lira kazanan ve bu noktada Galatasaray ve Fenerbahçe teknik adamlarını bile fersah fersah geçen bir kazanç elde eden Avcı’nın aslında boş bir çuval ve kâğıttan kaplan olduğu bir kez daha toplumun gözünün içine sokulmuş oldu.

Bunu bir de Ertuğrul Doğan’ın ve yönetimin görmesi gerekiyor.

Bakalım körlükten ne zaman kurtulacaklar?

***

MAÇ KAZANDIRAMADI AMA KUPA KAYBETTİRDİ!

Sezon başladıktan sonra alınan iki yenilgiyle paniğe kapılan Trabzonspor başkanı Ertuğrul Doğan, bir anda birçok futbolcuyu transfer etmişti. Bu transferler arasında Fildişi Sahilli sağ kanat oyuncusu Nicolas Pepe’nin yeri bir başkaydı. Çünkü bu isim Fransız kulübü Lille’de harikalar yaratmış ve 4 sezon önce Arsenal’a tam 80 milyon Euro’ya transfer olmuştu ve henüz 28 yaşındaydı. Yani Bordo-Mavili takımın forvet bölgesinde yılan gibi kıvrılan ve rakip savunmalara büyük bela olup, atacağı goller, yapacağı asistlerle fırtınalar estirecekti. Zaten gecenin yarısında binlerce taraftara hava alanında karşılatılmıştı. Oyuncu, “Oynamaya hazırım ama kararı hocamız verir” demesine karşın, hiç de hazır olmadığı daha sonra ortaya çıkmış, hatta sakatlıktan kurtulmamış olduğu da belli olmuştu. Sonra adım adım hazır hale geldi ve oynamaya başladı. Ama bir türlü taraftarın beklentilerini karşılayan futbol ortaya koyamadı. Oysa herkesin beklentisi çok farklıydı. Onunla ilgili geçmiş yıllardaki maçlarının tahlili yapılıyor, videoları izleniyor ve, “Bu adam bizi şampiyon yapar” deniyordu. Ama o Pepe’nin yerinde yeller esiyordu.

ACEMİ BİR FUTBOLCU BİLE O HATAYI YAPMAZDI

Nicolas Pepe, zaman zaman az da olsa gol atıyor, birkaç asist de yapıyordu fakat ne taraftar, ne medya, ne teknik kadro, ne yönetim, ne de takım arkadaşları, “Bu maçı Nicolas Pepe tek başına oynadığı harika futbolla takıma kazandırdı” diyebileceği tek bir maçı bile yoktu. Kuşkusuz bonusları hayata geçebilse 5 milyon Euro (180 milyon lira) yıllık kazanacak bir oyuncudan beklenti büyüktü. Ama bir Yattara’nın tırnağı bile olamazken, 33 yaşındaki Edin Visca’yı rekabette zorlayamadı bile… Afrika Uluslar Kupası’na gitti, döndü, hazır değildi. Ama yavaş yavaş forma buldu. Ama değişen bir şey yoktu. Beşiktaş maçının ikinci yarısında skoru değiştirsin diye sahaya sürüldü. Mert Günok’un hatasından dolayı üç pasta boş kaleye topu gönderdi ve beraberliği sağladı. Ancak sahada neredeyse hiç yoktu. Maçın uzatma dakikalarında ise çok rahat pozisyonda topu uzaklaştıramazken, acemi bir futbolcunun bile yapmayacağı hatayla, topu rakip oyuncunun önüne yuvarladı. Mustari de golü attı. Bu golle kupa elden gitmiş oldu. Durumu değerlendirenler, “Pepe, büyük umutlarla geldi, takıma bir maç kazandıramadı ama kupa kaybettirdi” demekten kendilerini alamadılar.

Ne diyelim!

Emeği geçenlere yazıklar olsun.