AVCI EZBERİNİN İFLASI!
Zirveyle bağlarını aylar öncesinden koparmış Trabzonspor ile Beşiktaş arasındaki karşılaşma üçüncülük savaşı açısından büyük önem taşıyordu. Bordo-Mavili ekibin beraberlik alması bile yerini koruması açısından avantajdı.
Kazanması ise bu yarışta puan farkını 4’e çıkaracağı için büyük bir avantaja sahip olacaktı. Fakat son 4 maçta alınan 3 yenilgi ve 1 beraberlik, kaybedilen 11 puan Trabzonspor’un takım olarak özgüveni açısından olumsuzdu. Fakat Beşiktaş’ın da benzer bir tablo sergilemiş olması en azından maç öncesinde iki takımın da psikolojisini eşitleyen bir durumdu. Bordo-Mavili ekipte Trezeguet ile Denswil’in dönmesi artı değerdi. En azından ideal 11’in iki dinamik ismi sahada yer alacak, bu durum belki rakibe bir gözdağı olabilirdi.
Maçtan bağımsız olarak bir noktayı yazmak istiyorum ki, Abdullah Avcı ne yazık ki ezberini bozamayan, yaratıcı olmayan bir teknik adam kimliğinden hiç vazgeçmeyeceğini yine gösterdi. Çünkü biraz olsun kalıplarının dışına çıkabilecek bir kafa yapısına sahip olsaydı eğer Rayyan Baniya gibi bu takımın stoperleri olamayacağını gösteren bir ismi değil, Fernandez’i tercih ederdi. Bir de son bir yıldır açık ara takımın en kötüsü olan Eren Elmalı’nın yerine de Arif Boşluk’u çoktan kazanmıştı. Ne yazık ki Avcı’dan ne cesaret, ne yaratıcılık, ne de farklı bir uygulama beklenebilirdi. Ondan bunları bekleyerek göreve getirenlere aslında hesap sormalı da, camia da kış uykusundan bir türlü uyanacak gibi görülmüyor.
Neyse…
Maça gelecek olursak…
BEŞİKTAŞ BİR KEZ GELDİ O DA GOL OLDU!
Maça Trabzonspor rakibine göre çok daha iyi başladı. Kenarlarda oynayan Sversson-Ghazzel ve Umut Meraş-Rasicha’nin koşu yolları çok iyi kapatıldı. Mehmet Can ve Eren Elmalı’nın belki de savunma anlamında en etkili oldukları maçı oynadılar. Orta sahada Batista Mendy, Gedson Fernandez’e adım attırmadı dersek yanlış olmaz sanırım… Savunma hatasız oynuyor, Trezeguet takımın hücum gücüne doping yapmış havası estiriyordu. Enis Destan da savaşçı ruhunu sahanın her santimetresine yansıtıyordu. Öyle ki Beşiktaş 44’ncü dakikaya kadar neredeyse kaleye bir kez bile doğru dürüst gelemedi. Uğurcan Çakır ancak geri paslarla birlikte topla buluşuyordu. Yani ev sahibi ekibin neredeyse pozisyonu yoktu.
Buna karşılık, Trabzonspor hücuma çok daha etkili gidiyor, zaman zaman ters ve uzun toplarla buluşan Visca ya da Trezeguet ile tehlikeli oluyor. Kale sahasına yapılan ortalara kafayla ya da ayakla vuran hep Bordo-Mavili oyunculardı. Ya da Beşiktaş savunmasındaki oyuncular can havliyle müdahalede bunup kalelerini golden koruyordu. Her ne kadar eleştirsek de Abdullah Avcı, belli ki büyük maçlara takımı iyi hazırlıyor. Galatasaray maçı hariç… Beşiktaş maçında farklı bir Trabzonspor vardı sahada ama 43’ncü dakikada Enis Bardhi’nin ceza sahası içinde Svensson tarafından formasından çekilip yere indirilmesine hem Arda Kardeşler’in hem de VAR’ın seyirci kalması affedilmezdi. Tam bu pozisyonunun şoku yaşanırken, Beşiktaş’ın ilk kez kaleyi bulan şutunda genç Semih Kılıçsoy fileleri havalandırdı. Bu oyuncu topa öyle güzel vurdu ki, Uğurcan Çakır’ın yapacak hiçbir şeyi yoktu Ama bu pozisyon da sonuçlanmadan önce Rashicha’nın Mendy’nin formasından çekmesi yine hakem Kardeşler ve VAR’ın gözünden kaçmış(!) oldu sanki..
Sonuç olarak ilk yarıda daha diri, daha etkili ve gol atmayı hak eden Trabzonspor’du fakat golü bulan ev sahibi ekipti!.
BİR SEMİH İLE BAŞA ÇIKAMADILAR
İkinci yarıda da ilk yarının kopyası vardı adeta… Trabzonspor baskılı oynuyor, rakibine boş alan bırakmıyor, pozisyon yaratmaya çalışırken, Beşiktaş’ı da kaleye yaklaştırmak istemiyordu. Eğer 51’nci dakikada Mehmet Can altı pasın köşesinde buluştuğu topu kaleye vurma yerine içeride bekleyen 3 arkadaşından birine aktırmış olsaydı belki de farklı şeyler yazıyor olurduk ama işte büyük takım oyuncusu bu noktalarda ortaya çıkıyor. Beşiktaş topu Trabzonspor’a bırakıp, daha çok uzun toplarla pozisyon arayışına girmek isterken, bir yandan da skoru koruma çabasındaydı. Ancak Semih Kılıçsoy isimli 18 yaşındaki genç forvet, 62’nci dakikada topu Berat Özdemir’den söktü aldı, savunmanın göbeğini adeta yararak Uğurcan ile karşı karşıya kalarak ikinci golü attı ve umutları tüketti. Aslında Semih Kılıçsoy, genç oyunculara güvenildiğinde ve süreli forma verildiğinde neler yapabileceklerini göstermesi açısından çok önemli bir örnekti...
İkinci golden sonra Trabzonspor oyundan düştü ancak 76’ncı dakikada Umut Meraş’ın hatasından yararlanan Edin Visca’nın yerden altı pasa gönderdiği ve adeta, ‘Al da at’ dediği pozsiyonda Trezeguet boş kale yerine topu auta göndermeseydi umutlar yeşerebilirdi. Ama doğabilecek umudu da Mısırlı oyuncu kendisine hiç yakışmayacak bir şekilde harcadı. Bu arada Abdullah Avcı,Berat Özdemir’i oyundan aldı ve hücum yönü daha yüksek Fountas’ı sahaya sürüp, sonucu değiştirme adına ilk hamlesini yaptı. Ancak bu hamle çok bir işe yaramadı. Avcı’nın, 81’nci dakikada santrafor Enis Destan’ı oyundan alıp, Umut Güneş gibi bir orta saha oyuncusunu sahaya sürmesinin anlamı ise çözülemedi. Bir hafta önce oyuna girip gol atan Poyraz Efe Yıldırım’ın tercih edilmeme sebebi anlaşılmazdı.
Sonuç olarak ikinci gole kadar rakibinden daha derli toplu oynayan Trabzonspor Beşiktaş’a 2-0 mağlup olurken hem bu sahadaki 6 yıllık saltanatı yıkıldı, hem de üçüncülük koltuğu rakibe kaptırılırken, tarihinde çok az yaşadığı üst üste dört kez kaybetme acısını da iliklerine kadar hissetti. Bu aynı zamanda ezberini bozamayan Abdullah Avcı’nın oyun sisteminden çok yaratıcılıktan uzak anlayışının iflasıydı.