VE FIRTINA KASIRGA'YA DÖNÜŞTÜ!
Şampiyonluk yarışından uzun süre önce kopan ve artık tek umudu Ligi üçüncü sırada tamamlayarak, en azından taraftarın karşısında yüzü kızarmayan bir takım olmak isteyen Trabzonspor, zorlu rakibi Şota Arveladze’nin başında bulunduğu Fatih Karagümrük karşısında nasıl bir futbol ortaya koyup, istediği sonucu alıp alamayacağı merak konusuydu.
Bu satırları maçtan önce ve hem ortaya konacak futbol, hem de alınacak sonuçtan bağımsız olarak yazıyorum. Çünkü spor yazarlığının sadece skora ya da anlık oynanan futbola bağlı olmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Abdullah Avcı, bu kritik maçta orijinal santrafor Enis Destan’ı kulübeye çekip, çakma forvet Nicolas Pepe gibi bir ismi tercih etmesi kabul edilebilir bir durum değildi. Avcı her zamanki genç oyuncu düşmanlığını böylece bir kez daha gösterirken, “Ben gençleri ihtiyacım olursa, çok mecbur kalırsam kullanırım, sonra da bir kenara atarım” mantığına sahip olduğunu bir kez daha hepimize gösterdi.
Zaten Bordo-Mavili takım sözde çok güçlü bir kadro kurmasına karşın şu anda lig üçüncüsü pozisyonunda yer alıyorsa bunu kendi başarısından daha çok, yarıştığı ekiplerin çok kötü olmalarına borçluydu. Düşünün ligin bitimine daha 10 hafta varken lider ile aradaki 29 puan farkı bile Trabzonspor’un Abdullah Avcı yönetiminde ne kadar yetersiz sonuçlar aldığını göstermeye yetiyordu sanırım…
Avcı’nın Fernandez’in iyileşmesine, kenarda Filip Benkovic ve Rayyan Baniya gibi orijinal stoperler varken, Batista Mendy’i stoper olarak tercih etmesi de insanların kafasının karışmasına sebep olurken, kulübün paralarının çöpe gitmesine zemin hazırlamaktan başka bir eylem olmadığı gerçeğini de ortaya koymaya yetiyor. Sonra da yönetim, kulübe bu kadar ekonomik girdi sağlarken, neden borcun yükselmesinin sebebinin bu tür uygulamalar olduğunu artık görmesi gerekir….
Neyse…
Maça geçelim!...
FIRTINA İLK YARIDA SİRİGU DUVARINA ÇARPTI
Trabzonspor oyuna etkili başladı ve çok pas yaparak topu rakip alana taşıyıp pozisyon yaratma çabası göstererek başladı. Bu tür bir atakta ilk tehlikede 4’Rncü dakikada Pepe’nin pasıyla buluşan Trezeguet’in vuruşunun direkte patlaması şansızlıktı.
Ancak daha sonraki dakikalarda konuk ekip adım adım üzerindeki tutukluğu atıp, Bordo-Mavili kalede etkili olma çabası gösterdi. Özellikle yüksek toplarla gol arayışı içindeki Şota Arveladze’nin öğrencileri, 14’ncü dakikada Can Keleş’in kornerden gönderdiği topa arka direkte Marcao’nun kafa vuruşuyla öne geçti. Bu pozisyonda 3 Karagümrük futbolcusu yükselirken, Trabzonspor savunma oyuncularının ne yaptığı gerçekten merak konusuydu. Golden sonra Karagümrük skoru koruma telaşına düştü. Trabzonspor baskıyı artırdı. Maçın 20’nci dakikasında Meunier’in nefis ortasına gelişine kafa vurması gereken Pepe, göğsüyle önüne almak isteyince takımını mutlak bir golden ederken, çakma santrafor sorunu bariz bir şekilde kendini göstermiş oldu.
Ancak Trabzonspor hücum aksiyonları açısından iyi bir görüntü verdi diyebiliriz. Tek eksik gollerin peş peşe gelmemesi ya da kalecinin çok etkili bir oyun ortaya koymasıydı. Karagümrük’ün çıkış yolları da büyük oranda çok iyi kapatıldığı için rakip neredeyse ilk yarıda ceza alanına giremedi dersek abartmış olmayız…
Trabzonspor’da ilk yarıda kanatlar istenen seviyede değildi. Trezeguet her zamanki gibi dağınık ve savruktu. Edin Visca verimsiz, Pepe, çok haraketli ancak savunmayı zorlayacak nitelikte değildi. Bekler de daha önceki maçlardaki etkinliklerinden uzaktı. Meunier’in bir ortası dışında Eren’i de ilk yarının son bölümüne kadar hücumda topla pek göremedik. Orta sahada Umut Güneş iyi şeyler yapmak istiyor ama yetersizdi.
Enis Bardhi de oyunu kurmakta çok üst seviyede olmadığını yine gösterdi. Berat Özdemir’in uzun ve ters toplarla oyunu şekillendirmeye çalışması da etkili hücum aksiyonları açısından yeterli değildi. Enis Bardhi’nin 32’nci dakikada attığı ve beraberliği getiren golü biraz da şans eseriydi.
Belki de auta gidecek top savunmaya çarptı ve kaleye yöneldi ve filelerle buluştu. Beraberlik golünün ardından Trabzonspor rakip kaleyi adeta ablukaya aldı. Sağlı sollu ataklarda mutlak pozisyonlar da yaratıldı ama galibiyet golünün gelmesini engelleyen isim kaleci Sirigu’ydu.
Karagümrük topu tamamen Bordo-Mavili ekibe bırakıp, hızlı hücumlarla sonuca gitme planları yaptı ama çoğunlukla kendi yarı alanından çıkamadı bile… İlk yarının sonlarına doğru Eren Elmalı da, Pepe de, Edin Visca da devreye girdi ama kaleci Sirigu kalesinde adeta duvar ördü ve ilk yarıda skoru beraberlikte tutmayı başardı.
BASKI KARAGÜMRÜK’ÜN DİRENCİNİ BİTİRDİ
İkinci yarı oyun formatında pek bir değişiklik yoktu ancak 48’nci dakikada Emre Mor’un tam köşeye giden vuruşunda Muhammet Taha Tepe’nin harika refleksi ve enfes kurtarışı olmasaydı oyunun şekli değişebilirdi.
Konuk ekip daha çok pasla değil, topu Emre Mor ile buluşturup, bu ismin hareketliliğinden ve dripling yeteneklerinden yararlanma yoluna gitti. Rakip o kadar kendi ceza alanına gömüldü ki, Mendy ve Denswil bile oyunu rakip yarı alanda çoğunlukla geçirdiler.
Artık takım savunmasıyla da gol arar noktadaydı. Öyle ki önce Mendy’nin vuruşunun kalecide kalması, ardından Meuner’in nefis ortasında Eren Elmalı’nın savunmanın arkasında bom boş vurduğu kafa vuruşunun kıl payı auta gitmesi, oyunun şeklini anlatmaya sanırım yeterdi. Trabzonspor belki de sezonun en fazla isabetli orta yaptığı maçı oynarken Enis Destan’ın bu kadar gecikmeli sahaya sürülmesi pek anlaşılır gibi değildi.
Ancak hızlı gelişen atakta Edin Visca’nın savunmanın arkasına sarkıp, kale sahasına ortaladığı topu Brasschi’nin kendi kalesine göndermesi şans dakikasıydı ama gerçek şu ki Bordo-Mavililer golü çoktan hak etmişti.
Enis Destan’ın oyuna girmesi meyvesini çok erken verdi. Bu oyuncunun bir hava topunu Pepe’nin önüne indirmesi, bu ismin Trezeguet’i çok iyi kaçırması ve sahanın o ana kadar en kötülerinden biri olan Mısırlı futbolcunun vuruşunun golle sonuçlanması Trabzonspor’u rahatlattı.
Enis’in bu tür bir maçta oynaması gerektiğinin ne kadar gerekli olduğu da ortaya çıkmış oldu. Birkaç dakika sonra yine Enis Destan’ın hazırladığı pozisyonda bu kez Trezeguet’in asistiyle Nicolas Pepe boş kaleye topu göndermekte zorlanmadı. Üçüncü ve dördüncü gollerdeki katkısı bile Enis Destan’ın bu maç için ne kadar gerekli olduğunu göstermiş oldu. Yani daha maç başlamadan ilk paragrafta yazdığımız yorumun haklılığı da böylece ortaya çıktı. Sonuç olarak son haftalarda bir çıkış trendi yakalayan Trabzonspor, Alanyaspor maçında ara verdiği 3 puan serisine yeni bir halka eklerken, iyi futboldan da örnekler sergiledi ve hak ederek kazanmayı başardı.
Tebrikler!...
Maçın hakemi Zorbay Küçük için kolay bir 90 dakika oldu. Kritik bir pozisyon olmadı. Küçük de, işgüzarlık yapıp kolay maçı zora sokmadı. Hatasız bir maç yönetti.
Son sözüm ise Papara Park’ın zeminine bakım yapan ekibe… Gün boyu yağan ve maç boyu devam eden yağmura rağmen zemin adeta halı gibiydi. Tek bir su birikintisi olmadı, futbolcular topu kullanmakta hiç zorlanmadı. Bu zemini hazırlayanlar, Türkiye’nin birçok stadına bakan ekibe ders vermeli… Kutluyoruz!