Trabzonspor için maçın prestij ve onur mücadelesi olmasından başka bir anlamı yoktu. Çünkü lig üçüncülüğü ve UEFA Avrupa Ligine katılması garantiydi, üst sıraları zorlaması da söz konusu değildi. Ankaragücü için ise ölüm kalım savaşı niteliği taşıyordu. Sarı-Lacivertlilerin yenilmesi halinde küme düşme ihtimali çok yüksekti. Bunun için maç çok büyük anlam ifade ediyordu. Bu maç öncesinde Kaptan Uğurcan Çakır ve savunma oyuncusu Batista Mendy cezalı olarak forma giyemeyecekti. Fakat 11’ler açıklandığında takımın en gülcü ismi ve güçlü oyuncusu Paul Onuachu kadroda yoktu. Edin Visca gibi bir lider de sahada değildi. Avcı’nın ne zamandır vazgeçmediği Fountas’ı da ne hikmetse 11’de başlatmamıştı. Tam da maç başlamak üzere haftalardır hiç sakatlanmayan Stefeno Denswil’in de ısınırken sakatlanması ve yerine Filip Benkovic’in sahaya sürülmesi de bir başka “Sinek küçük ama mide bulandırır” düşünceyi egemen kılacak bir durumdu.
Rakip takımın başında Emre Belözoğlu’nun olması başlı başına problemdi Trabzonsporlular için.... Bu Emre Belözoğlu’nun Türk futbol tarihinin en çirkef futbolcularından biri olması, şike sürecinde kamuoyuna yansıyan tapeleri de aklımızdaydı. Bu isim teknik adam olarak da hiç görmek istemediğimiz kötülük abidesi olarak saha kenarında görülmemesi gereken isimdi. Böylesine kritik bir maçta beklentimiz her şeye rağmen Trabzonspor’un tertemiz tarihine leke düşürecek bir sonucun çıkmamasıydı. Çünkü Ersun Yanal’ın teknik direktörlüğünde Bursaspor ile son haftada oynadığımız maçta sahaya sürülen olmadık oyuncularla birlikte kaybedilmesi ve ardından Çaykur Rizespor’un küme düşmesiyle ne tür tartışmalar yaşandığını unutmadık…. Benzer tartışmalara artık muhatap olmak bile mide bulandırıcı çünkü…
ANLAMSIZ BİR PENALTI İLK YARI SONUCUNU BELİRLEDİ
Trabzonspor çok eksik kadrosuna rağmen maça daha atak, çok pas yapan ve rakip kalede fazla gözüken bir nitelikle başladı. Ankaragücü ise savunma arkasına atılan toplarla ve kazanılan toplarla, kanat organizasyonlarıyla gol bulmaya çalışan biri görüntüdeydi. Takım rakip kalede görülüyor, pozisyon arıyordu ama 19’ncu dakikada Enis Bardhi’nin de omuzundan sakatlanması ve yerine Kerem Şen’in girmesinin etkilerinin nasıl hissedileceği de merak konusuydu. Çünkü Bardhi maça iyi başlamıştı. İlginç olan Bardhi geldiği günden itibaren doğru dürüst sakatlık yaşamamasına karşın ligin son ve kritik maçında sorun yaşaması ve oyunu bırakmak zorunda kalmasıydı!... Tüm bunları düşünürken Eren Elmalı’nın kaptırdığı topla Ankaragücü atağı hızlı gelişti ama ceza sahasına aktarılan topa Taha Tepe yakındı ve zaten hakim olmak üzereydi ama Rayyan Baniya, Chatzigovanis’e öyle bir paldır küldür girdi ki anlaşılması olanaksızdı ve Atilla Karaoğlan da haklı olarak penaltı noktasını gösterdi. Chatzigovanis de bu penaltı ikramını gole çevirmekte güçlük çekmedi.
Penaltı golüyle moral bulan Ankaragücü daha atak oynamaya ve sık sık tehlike yaratmaya başladı. Trabzonspor ise adeta oyundan düştü. Trezeguet, Enis Destan, Nicolas pepe gibi isimler uzun süre topla bile buluşamadı. Orta sahada takımı organize edecek oyuncu yoktu, kanatlar çalışmıyordu. Takıma sanki, “Bitse de gitsek” havası egemendi. Sonra yeniden oyunda dengeyi ve üstünlüğü ele geçirdi ama özellikle büyük yıldız diye alınan Nicolas Pepe o kadar kötü pas tercihleri yaptı ki, ya da olumsuz top kullandı ki takımın beraberlik şansını heba etmekten geri durmadı. Takımın kanatları iş yapmayınca, orta sahayı organize edecek nitelikte oyuncuların yokluğuyla birlikte net pozisyon ve gol bulmak kolay değildi ve ilk yarı da beklendiği gibi konuk ekibin üstünlüğüyle son buldu.
VİSCA PERDEYİ AÇTI, ENİS ‘DESTAN’ YAZDI!
İkinci yarının başlarında orta sahada kaybedilen toplar Trabzonspor kalesine tehlike olarak yansıdı. Bir de bu alanda Ankaragücü oyuncuları fazla baskıyla karşılaşmayınca kaleye çabuk inerek her an ikinci golü atabilecek sinyalleri vermeye başladı. Eğer 52’nci dakikada Sapunaru’nun uzaktan sert şutu üst direğe çarpmasa belki de maç orada bitmişti. Ama bu pozisyonda şans Trabzonspor’dan yanaydı. Bordo-Mavili takım sol kanattan Trezeguet ile tehlikeli olma çabası gösterdi ama bu oyuncu da sezonu kapatmış gibiydi. Maçın 55’nci dakikasından sonra konuk ekip topa sahip olup, kendi alanında paslarla birlikte skoru koruma çabası gösterdi. Abdullah Avcı oyuna ilk müdahalesini Berat Özdemir-Edin Visca değişikliğiyle yaptı ama orta sahayı boşaltma mantığını anlamak olanaksızdı. Oysa sahada hiçbir şey yapmayan Nicolas Pepe kenara alınabilirdi. Ne diyelim!... Visca’nın oyuna girmesiyle birlikte Trezeguet’in asistini gole çevirmekte zorlanmadı ve skora dengeyi getirdi.
Beraberlik kuşkusuz Ankaragücü’nün hiç işine yaramıyordu ama bir ara adeta dut yemiş bülbül gibiydiler. Donmuş kalmış gibi, oyunu ağırdan alıyor havasındaydılar. Ancak 78’nci dakikada kornerden gelen topa Radakovic kafayı vururken, iki oyuncu kendisine bu şansı tanıdı. Ardından Ali Sowe kale sahasında golü atarken, yine kendisini rahatsız eden bir stoperin bulunmaması şaşırtıcıydı. Maçın son bölümünde Abdullah Avcı’nın yaptığı değişiklikler maçta damga vurdu. Çünkü Eren, Trezeguet ve Kerem çıkarken, Arif, Fountas ve Umut Bozok sahaya sürüldü. Kısa bir süre sonra da Umut, Arif işbirliği golü getirdi. Arif’in yerden nefis ortasına Enis ayak koydu ve skora dengeyi getirdi. Hemen ardından Pepe’yle gelişen ve Enis’in bitiriciliğini konuşturduğu gol, Ankaragücü’nün küme düşmesinin ilanı gibiydi ve Trabzonspor’un da onuruyla mücadele vermesinin bir göstergesi… Perde de Umut Bozok’la kazanılan penaltıyı Enis’in golüyle kapandı.
Sonuçta maç başındaki 11 tercihi, sakatlıklardan dolayı sahaya çıkmayan ve oyunu erken bırakan oyuncuların durumuyla ilgili kafalarda belirmesi muhtemel tüm senaryolar çöpe gitmiş oldu. Trabzonspor tarihine yakışır bir mücadeleyle, hiç kimsenin tek kelime edemeyeceği bir sezon kapanışı yaptı.
Tebrikler!
İkinci yarının başlarında orta sahada kaybedilen toplar Trabzonspor kalesine tehlike olarak yansıdı. Bir de bu alanda Ankaragücü oyuncuları fazla baskıyla karşılaşmayınca kaleye çabuk inerek her an ikinci golü atabilecek sinyalleri vermeye başladı. Eğer 52’nci dakikada Sapunaru’nun uzaktan sert şutu üst direğe çarpmasa belki de maç orada bitmişti. Ama bu pozisyonda şans Trabzonspor’dan yanaydı. Bordo-Mavili takım sol kanattan Trezeguet ile tehlikeli olma çabası gösterdi ama bu oyuncu da sezonu kapatmış gibiydi. Maçın 55’nci dakikasından sonra konuk ekip topa sahip olup, kendi alanında paslarla birlikte skoru koruma çabası gösterdi. Abdullah Avcı oyuna ilk müdahalesini Berat Özdemir-Edin Visca değişikliğiyle yaptı ama orta sahayı boşaltma mantığını anlamak olanaksızdı. Oysa sahada hiçbir şey yapmayan Nicolas Pepe kenara alınabilirdi. Ne diyelim!... Visca’nın oyuna girmesiyle birlikte Trezeguet’in asistini gole çevirmekte zorlanmadı ve skora dengeyi getirdi.
Beraberlik kuşkusuz Ankaragücü’nün hiç işine yaramıyordu ama bir ara adeta dut yemiş bülbül gibiydiler. Donmuş kalmış gibi, oyunu ağırdan alıyor havasındaydılar. Ancak 78’nci dakikada kornerden gelen topa Radakovic kafayı vururken, iki oyuncu kendisine bu şansı tanıdı. Ardından Ali Sowe kale sahasında golü atarken, yine kendisini rahatsız eden bir stoperin bulunmaması şaşırtıcıydı. Maçın son bölümünde Abdullah Avcı’nın yaptığı değişiklikler maçta damga vurdu. Çünkü Eren, Trezeguet ve Kerem çıkarken, Arif, Fountas ve Umut Bozok sahaya sürüldü. Kısa bir süre sonra da Umut, Arif işbirliği golü getirdi. Arif’in yerden nefis ortasına Enis ayak koydu ve skora dengeyi getirdi. Hemen ardından Pepe’yle gelişen ve Enis’in bitiriciliğini konuşturduğu gol, Ankaragücü’nün küme düşmesinin ilanı gibiydi ve Trabzonspor’un da onuruyla mücadele vermesinin bir göstergesi… Perde de Umut Bozok’la kazanılan penaltıyı Enis’in golüyle kapandı.
Sonuçta maç başındaki 11 tercihi, sakatlıklardan dolayı sahaya çıkmayan ve oyunu erken bırakan oyuncuların durumuyla ilgili kafalarda belirmesi muhtemel tüm senaryolar çöpe gitmiş oldu. Trabzonspor tarihine yakışır bir mücadeleyle, hiç kimsenin tek kelime edemeyeceği bir sezon kapanışı yaptı.
Tebrikler!