Abdullah Avcı'nın Trabzon spor kamuoyunda kredisi bitince ilk operasyon olarak kulübün dümenine geçirmek için Trabzonspor menşeli bir isim gerekiyordu.
İhsan Derelioğlu'yla operasyonun birinci ayağı tamamlanmış oldu.
Şimdi işin ikinci ayağı var.
Şöhretli bir transferle de ortalık sus pus olur.
Avcı kalır, Fatih Tekke'nin de önü kesilmiş olur.
Kongreye göre de duruma bakılır.
Olan Trabzonspor'a olur.
***
Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan son şampiyonlukta olağanüstü maddi ve manevi katkılarıyla büyük pay sahibi olanların başından geliyor.
Daha sonra da başkan olarak yoluna devam ediyor.
Genel gidişata baktığımız zaman son dönemdeki başkanların en heyecanlısı, en özverilisi Trabzonspor’un derdiyle dertlenen, keyfiyle keyiflene samimi bir yapısı gözlemleniyor.
Ancak her fani gibi Başkan Doğan’ın da zayıf kaldığı yönleri, tecrübe edemediği, zafiyet içerisinde kaldığı tarafları olmuştur.
Bunlardan birincisi maalesef güçlü bir yönetim oluşturamamış olmasıdır. (Sokaktan en fanatik taraftarlardan birini çevirin, sorun üç-dört tane yöneticinin ismini bilsin bakalım, bilemez.)
Eğer güçlü bir yönetiminiz olsaydı AVCI’nın peşine takılıp gitmezdiler zaten o ayrı mesele.
Mutlaka birisi DUR derdi bu işe.
Avcı bu kulübün yumuşak karnı olmazdı.
***
Başkan Ağaoğlu döneminde AVCI ilk göreve geldiği dönemde her fırsatta Ağaoğlu’ndan ziyade Trabzonspor’a gelmesinin en büyük etkisinin Asbaşkan olarak Ertuğrul Doğan’ı öne çıkararak Başkan Ağaoğlu’nu yok saymıştı.
Ertuğrul Doğan Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra, AVCI yeni yönetimin önünü açmak(!) için istifa ediyorum, kozunu oynuyor (Göreve kim getirmişse artık.)
Başkan da Trabzonspor bu maliyetlerin altında kalkamaz, beyanında bulunarak al gülüm ver gülüm hikayesini işe koşuluyor. (E tabi biz de yuttuk.)
Her zamanki gibi AVCI’nın kafasında tilkiler kuyruklarını birbirine değdirmeden dolaşıyor.
Milli takım hocalığı gündeme geliyor.
Hemen bir manevra yapıyor, giderken kalan maaşlarını alıyor.
Milli takım işi olmuyor.
Nasıl olsa Trabzonspor elde bir.
Boş sözleşmeye imzalar atılıyor, büyük şovların arkasından, yıllık yüz milyona imza attığı ortaya çıkıyor. (Bu arada Galatasaray, Fenerbahçe’nin hocasının ücretlerinin toplamından daha fazla. İki mütevazi Anadolu takım hocasını da ilave yapabilirsiniz.)
Avcı’nın yaptırmış olduğu lüzumsuz transferlerden Trabzonspor’un ne kadar zarara uğratıldığı bizi aşar.
Belki de birileri “AMA takımı lig üçüncüsü yaptı.” derken kırk puana yakın farkı fark etmiyordur. (Rakipler 12 -13 galibiyet alırken, sen yenilmişsindir.)
***
En hazmedemediğim, korktuğum insan yapısı SAMİMİYETSİZ VE EGOİST insan yapısıdır.
AVCI ile ilgili edindiğim durum ikisinde fazlasıyla mevcut.
MAĞLUP olunan maçın ardından bugün maçla ilgili söylenecek çok fazla bir şey yok.
Maçtan daha önemli şehidimiz var diyen, birkaç saat sonra sazlı, türkülü ortamda sahne almaktan geri durmayan bir yapı.
Büyük takımlarla maç öncesi maç ne olur sorusuna BENİM (takım yok) istatistiğime bir bakın diyerek egosu tavan yapmış.
Başkana ERTO diyecek kadar ukala, laubali, bırakın yöneticiyi Asbaşkanı odasına kabul etmeyecek kadar kibirli, kaprisli.
KOCA AVCI’nın tek muhatabı ERTO.
Buna benzer durumlar arşivlerde mevcut.
Trabzonspor diye bir derdi olmayan sorsanız çok fedakarlık(!) yapmış bir AVCI.
Bazen kayıp gibi görünen şeyler daha sonra müthiş bir kazanç olarak size geri döner.
Trabzonspor’un kupa finalini kaybetmesi belki de yarınlarını bir güvenceye alması adına büyük bir fırsata dönüşebilir.
Transferden başka bir şey yapmayan, alt yapı diye bir derdi olmayan AVCI ile bir yol alınamayacağını futbol ile birazcık ilgisi olan herkes görüyor.
İnatlaşmanın, zarar hanesine çentik atmadan başka hiçbir faydası olmaz.
Verin KURTULUN.
GİTSİN KURTULUN.
Trabzonspor KURTULSUN.
***
KURTULUŞ reçetesi için de belli bir şey icat etmenize gerek yok.
Trabzonspor’un öz evladı Fatih Tekke artık bu arenada rüştünü ispatladı.,
Ben bu arenada varım, dedi.
Kaç yıldır bir başarı hikayesi yazıyor.
Küme düştü diye ya da küme düşer diye ortalıkta sürünen, ceset olmuş takımları diriltti, ligde tutmayı kaç defa başardı bilemem.
Tekke her şeyden önce SAMİMİ bir Trabzonsporludur.
Trabzonspor derdiyle dertlenir, borcuyla sıkıntılanır, alt yapıdaki çocuklarıyla HEYECANLANIR acaba Trabzonspor’un neresinden ne vururum hesabından ziyade neresinden ne kurtarırız hesabını yapar.
Har vurup harman savurmaz.
Korur, kollar.
Merttir.
Trabzon delikanlısıdır.
Öyle yalandan yere boş mukavelelere imza atmaz samimi olarak atar, üzerine de koyması gereken bir şey varsa yapar.
Şimdi TOP Başkan Doğan’da.
Ya Onursal Başkan Mehmet Ali Yılmaz gibi uzun süre genç yaşta başladığı başkanlık gibi bir başkanlık yapmak için bir tercihte bulunur ya da AVCI ile sezonu tamamlayamadan Aralık’taki kongre de beraber giderler.
Tercih DOĞAN’ın!
Karar DOĞAN’ın!
Bu arada Galatasaray ve Fenerbahçe'nin transfer borsasını altüst ettiği bugünlerde Trabzonspor da buna heveslenip de ayak uydurma gayretine giderse bu durum borç içerisinde olan Fırtına'yı ekonomik anlamda uçurumun eşiğine getirir.