Topluma baştan aşağa kuşatan ahlaki çöküntünün son çirkef örneklerinin, devlet adamı kisveli güruh tarafından seçim meydanlarında pişkince uygulanıyor olması. Yurttaş nezdinde devlete olan güvenin yerle yeksan oluşuna neden oluyor.
Kuşkusuz ki bu ahlaki çöküş; Gözlerini, kulaklarını, hele hele vicdanlarını gerçeklere kapatıp, aklını kiraya verenler için bir anam ifade etmeyebilir! Yeter ki konfor alanlarına halel gelmesin!
Kaldı ki arzulanan, sorgulama yetisini kaybetmiş, neden-sonuç ilişkisini kuramayan, kimliksiz bir toplum yaratmaktan başka bir şey miydi sanki?
En acısı da, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik olan düşünme yetisini iğdiş edip,” kaderciliği” yaşam biçimine dönüştürmüşler! Toplum olarak, siyasetçinin yalanlarına inanmaktan daha büyük bir günahımız var aslında. Biz siyasetçiden o yalanları söylemesini talep ediyoruz. Hatta bizzat kendimize yalan söylüyoruz!
Bir yandan siyasetçinin ahlaklı olmasını talep ederken, diğer yandan “çalıyor ama çalışıyor” savunusunu yapmak, ahlaksızlığın meşrulaştırılması değil de nedir? Bir yandan liyakatsiz yöneticilerden yakınıyoruz, diğer yandan yakınlık duyduğumuz kadro elemanlarını, eşi, dostu yeterliliğine bakmadan “fark etmez” deyip iktidara taşımakta bir sakınca görmüyoruz.
“Günün ilk ışıkları tanyerinden yükselmeye başlarken, çoban koyunlarını gündoğusu yönünde sürmeye başladı. ‘Hiçbir zaman bir karar verme gereksinimi duymuyorlar,’ diye düşündü. ‘Belki de bu yüzden hep benim yanımda kalıyorlar.’ Su ve yiyecekten başka bir şeye gereksinim duymuyordu koyunlar.” Paulo Coelho – Simyacı
-“Nas var nass” diyerek faizleri %8.5 ten %50’ye çıkardılar diyorsun – Yanıt “Fark etmez.”
- 22 yılda doları 1.15 TL den 32 TL ye yükselttiler – Fark etmez.
- Tarım ülkesi Türkiye gıda enflasyonunda; % 71ile dünya birincisi – Fark etmez.
- Genel enflasyonda ise; % 67.1’le dünya dördüncüsü olduk – Fark etmez.
- Çarşı Pazar yangın yeri, kiralardan bahsetmiyorum bile – Yanıt değişmiyor “Fark etmez.”
Bugünlerde dile pelesenk olmuş bir cümle; Fark etmez.” Nedir bu fark etmezcilik? Şayet düşünce tembelliği ya da tükenmişlik sendromu değilse, mütevazilik mi? Kibarlık mı? Çekimserlik mi? Fark edilmekten, görülmekten yahut da çaresizlikten doğan korkaklık olabilir mi?
Gerçeklerden kaçıp tutturmuşsun bir “fark etmez” teranesi öncelikle kendini kandırıyorsun. Fark eder güzel kardeşim, zira karar almak için iradeye, seçim yapabilmek için farkındalığa bal gibi ihtiyaç vardır. Özgür bir vatanda, eşitlik temelinde ve insan onuruna yaraşır bir yaşam talebi için irade geliştirmek biraz da kararlılık göstergesi değil midir? Özgürlüğün ve temel insan haklarının ayırdında olan bir insanın her türden cebir, şiddet ve baskıya yanıtı asla “fark etmez “ olmayacaktır. Yurttaş olmanın bilincine varmış, tercihinin sonuçlarının idrakinde ve reddetme iradesini elinde tutan bir insanın cevabı “hayır” ya da “evet” sözcüğüyle anlam bulacağı kadar net tir.
Kuşkusuz ki bazen insanın ne istediğini bilse dahi çekimser kaldığı anlar ya da farklı hikayeleri nedeniyle yaralı ruhları olabilir; geçmişte kendi kararları yüzünden yargılandıkları, dışlandıkları, hatta fiziksel ya da ruhsal şiddete maruz kaldıkları zamanlar olabilir. Ya da “mükemmel” olmayacaksa hiç olmamalıdır düşüncesi kararsızlık ve hareketsizliği beraberinde getirerek tüm seçimlerden alıkoyabilir. Seçimsizlik ise kişiyi, kimliğinin oluşumundan da kendi duygularının keşfinden de bi haber kılar! Zira iç sesin “ben” in duyulabilmesi için dış seslerin “ben olmayanların” ayırt edilebilmesi gerekir dostlarım.
Kanımca karar öncesi son düzlükteyiz; bitiş çizgisi çoktan gözüktü!.. Umarım bu kez OY’larımızla vereceğimiz karar, onca çilenin ardından “yeni bir başlangıcın” muştucusu olur.
Seçimlerin ülkemize ve Ulusumuza huzur ve barış getirmesi dileklerimle.
Sevgiyle, dostlukla.
-Not: Yapılan kamuoyu yoklamaları ve analizlerde; “Katılım” sorununun altı çizilerek, özellikle üniversite öğrencilerinin hem seçime ilgisiz oldukları hem de halen eğitim süreci devam ettiğinden, çoğunun nüfusa kayıtlı olduğu memleketine gidip oy kullanma olanağı bulamadığı ifade ediliyor. Ve iktidar bu durumdan rahatsız değil. En azından son günü değerlendirelim dostlarım.