Biliyorum, günün anlam ve önemine binaen, “Bayram tadında” güzel günler dileğim, özellikle bizim mahallenin tozu dumanı arasında kaybolup gidecek!
Zira seçim sonuçları nedeniyle muhalefet partilerine, ittifaklara ve bu ittifakları destekleyenlere yönelik, mahallemizden yükselen öfke dozu yüksek had bildirme seanslarının ardı arkası bir türlü kesilmediği gibi;
Muhalefete muhalefet etmek noktasında yükselen bu dalgaya bilerek isteyerek, olanca önyargısıyla katkı yapan ittifak ortağı bir partinin genel başkanının ikircikli tutumu mevcut karmaşanın bir başka tetikleyicisi oluyor.
Kuşkusuz beklenti büyük olunca hayal kırıklığı da büyük oluyor! Şayet iktidar değişseydi şimdi tutulan pozisyonların çok daha farklı gerçekleşeceği de ayrı bir konu. Değişim adına ilk günden itibaren suçlu arayıp ağır hakaretlerle herkesin istifasını isteyen algı operasyonları bir yana, elbette kaybeden kadroların her anlamda hesap verebilirlik noktasında şeffaf olmaları gerekiyor.
Seçim sonuçlarını değerlendirme görünümündeki bu eleştiriler arasında haklılık payı olanlar elbette var.
Özellikle seçimin birinci turunun ardından, toplumun farklı kesimlerinden gelmelerine karşın “Birleşe birleşe kazanacağız” diyerek bir araya gelen toplumsal muhalefet seçime partiden daha fazla sahip çıktı. Müşahit olanlar, sandık görevlisi olanlar, yaşlı ya da engelli seçmenleri sandığa taşımaya çalışanlar, çok kıymetli emek harcamalarına karşın görmezden gelindiler.
Tüm bu yaşanmışlıklar partiyle seçmen arasında ciddi bir iletişim sorunu olduğunu, partinin gerek işleyiş, gerek adaylık, gerekse kazanma iradesi konusunda ikna edici olamadığını, parti ve seçmenleri arasında bir uyum sorunu yaşandığını gösteriyor.
Ama gelinen nokta ne dünyanın sonudur, ne de dokuz ay sonra yapılacak yerel seçimleri görmezden gelip göz ardı edilmesinin gerekçesi!
Tıpkı, 14 Mayıs’ta kendilerine göre seçimleri bitmiş sayıp, 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ikinci tur oylamasında Seçim Koordinasyon Merkezinin kapısına kilit vurup dalgalı denizlere yelken açanlar gibi! aynı hataları tekrarlayıp farklı sonuçlara ulaşılabilme saçmalığı bir an önce terk edilmelidir.
Hatalardan ders çıkartarak, dokuz ay sonra yapılacak yerel seçimlere yüksek bir moralle hazırlanmak ve en azından mevcudu korumak boynumuzun borcudur.
Yoksa dağılmış haldeki muhalefet partilerine karşı acımasız eleştirilere yoğunlaşmak, dağınık görüntüyü daha bir çözülmeye sürüklemekten başka bir işe yaramayacaktır.
Oysa bugün ittifaklar sürse de sürmese de ortak hareket etmek en azından yerelde demokrasi ihtimaline sarılmak için ilkeli bir dayanışma politikasını sürdürmek gerekiyor. Ancak gerek kamuoyunda yapılan analiz ve açık beyanların yanı sıra kulislerden sızan parti içi yorumlar CHP’yi sanki % 25’e sabitleme kararı alınmış izlenimi veriyor.
Büyük şehirleri korumak gerektiği sanki unutulmuş gibi. Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimlerin muhalefet açısından mettosu “değişim” di… ama bu kez değişim talebi yerel seçimler nedeniyle iktidar tarafından tepe tepe kullanacak bir argümana dönüşecek!
Bilmem farkında mısınız?
Şayet farkındaysanız bilirsiniz ki şimdi büyük şehirlerde değişimi değil eldekini tutma zamanı. Yerel seçimler için muhalefet partileri tutucu politikalar geliştirmek zorunda. Muhafazakarlık sırası, yerel seçimler bağlamında sol siyaset geçti, ayırdında mısınız?
Öyle yol kazalarına gerekçelenip ezber kalıplarla suçlama işinden vazgeçmeliyiz., İttifakları oluşturan ruh halini acilen yeniden canlandırmak gerekiyor. O ittifakların kuruluşu demokrasi arayışından doğmuştu ve demokrasi arayışıyla bir arada yola devam şu an en çok gereksindiğimiz. Zira bugün yarına dünle beslenerek yol alır dostlarım.
Malum, bizdeki siyaset kurumlarının hali pür melali ise ortada, siyaset kitlenin gerisinde kalıyor. önderlik yapıp toplumu sürüklemiyor, tersine toplum siyaseti ittiriyor. Dolayısıyla kendi içinde koordine olmuş bir toplumsal muhalefetin, zamanın ruhuna uygun çözümlemeler üretip ardından muhalefet partilerini toparlanmaya zorlaması gerekiyor.
İki seçim arası hesaplaşmaya girişerek partilerde değişim rüzgarı estirmenin, ittifakları tümden dağılmış kabul ederek yapılan yorumlarla kurumsal muhalefeti yerle yeksan etmenin, önümüzdeki seçime zarar vermekten öte hiçbir faydası yoktur.
Biliyorum muhalefet değişim konusunda seçmene hiç de güven vermiyor, dolayısıyla partilerin dinamik kesiminde; Şimdi hesaplaşmazsak halk bizimle sandıkta hesaplaşır görüşü ziyadesiyle yaygın.
O nedenle kongreler, kurultaylar için acele ediliyor ama bu çok bilinmeyenli hengame içerisinde ülkedeki seçim sisteminin ve seçim takviminin azizliği göz ardı edilmiyor mu?
Unutulmamalıdır ki, demokrasi salt bir ideal değil, aynı zamanda bir eylem biçimidir de. Ve bizler mevcut siyasi çerçevenin ötesinde bir demokrasi anlayışını kendimizden başlayarak inşa etmenin arifesinde, sadece kendimizleyiz!
SEVGİYLE DOSTLUKLA…