Tüm tarihsel süreçler, itaatin erdem sayılıp ödüllendirildiği, itaatsizliğin ise erdemsizlikle eşleştirilip acımasızca cezalandırıldığı zamanlara tanıklık eder.
Bu bakış açısıyla itaat, daha çocukluktan itibaren kültürel ve toplumsal baskılamalar sonucunda ortaya çıkan bir büyük ezber. Ailede başlayan, yolda, okulda, işyerinde, büyük ölçekte devlette dayatılan kurallara, yasa ve yönetmeliklere itaatle kendini korunmuş ve pür-ü pak hissetme kolaycılığı kimilerince bir tercih nedeni olabilir! Oysa zoru-gerçeği tercih edip, neye-kime-neden itaat edildiğini sormak, otoriteyi sorgulayabilmek insan olmanın ilk erdemli adımlamaları değil midir?
Kaldı ki insanlık tarihi başkaldırıların da tarihidir? Yasak meyveyi yediği için cennet bahçesinden kovulan Adem ile Havva… Tanrılardan ateşi çalıp insanlara veren prometheus hep itaatsizlik etmişlerdir. Aslında bu davranış şekli zaten insanın kolektif hafızasındaki kodlarında mevcuttur.
Yani, ya Adem ve Havva gibi itaatsizliğimizin kefaretini tövbe istiğfar edip, itaatle ödeyeceğiz… Ya da Zes’us gazabının pekala farkında olan Prometheus gibi, bir kayaya zincirle bağlanıp; Zeus’un her gün gönderdiği bir kartal tarafından defalarca ciğerlerinin paralanmasını göze alıp, duruşumuzdan ve ilkelerimizden asla ödün vermeyeceğiz!
Tıpkı Mustafa Kemal’in düşünce dünyasındaki hedeflere odaklanması gibi;
“… İhtilalin çekirdeği, bazen de kendince oluşuyordu.
Kendini devrimci, ihtilalci sayanlar vardı
Bir elinde kılıç, bir elinde din kitapları
Devrim üzerine yemin edenler.
Değişmesi gereken bir düzen için
Değişmeyecek olan kurallar üzerine yemin edilebilir miydi?
Ama ihtilal kadrosu yavaş yavaş tanımlanıyordu.
Biz reformcu değildik
Biz siyasal yapıyı değiştirmek istiyorduk
Egemenlik kavramını değiştirmek istiyorduk.
Dinsel kuvvetler ise bunun tam tersine
Kökten dinciler, gücünü tartışmadan değil, baskıdan
Düşünce özgürlüğünden değil, kayıtsız koşulsuz itaatten alıyorlardı.
Üstelik kör itaat…
İnsan zekası ve uygar olabilmek
Evrenin sırlarını çözmeye çalışmak
Bilim, teknik ve hür düşünce yerine
Kör itaat…
Bizi bu hale sokan bu karanlık, bu cehalet değil miydi?..” (*)
Diye sorgulayan Atasının izinde… İnsan onuruna yaraşan bir yaşam adına, haklarına ve geleceklerine sahip çıkıp, “Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz” diyerek, karanlığın üzerine yürüyen canlara selam olsun.
Sevgiyle, dostlukla.
(*) – Fikret Kızılok- Bir Devrimcinin Güncesi (Bölüm 2)