Değişimden “dar alanda kısa paslaşmalar” anlamı çıkartan siyasi aktörlerinin oluşturduğu; kısır çekişmeler, siyasal hedefler ve iktidar perspektifiyle kirletilmiş bir alandan güçlü bir toplumsal baskı aracı oluşturabilmek çok da olanaklı gözükmüyor.
Oysa, geçmişin kötücül siyasal senaryolarına özenip, gündelik siyasetle gereksiz müdahaleler yerine, siyaset alanını “dönüştürecek” toplumsal baskıyı üretebilmeye odaklanmak gerekir. Tam da bu nedenle toplumsal muhalefetin tüm aktörlerinin mevcut durumdan ders çıkaracağı çok şey mevcuttur.
Süreci tüm bu verili gerçekler ekseninde irdelediğimizde muhalefete dair büyük bir hayal kırıklığı söz konusu. Üstelik bu hayal kırıklığı salt seçimlerin kaybedilmesiyle sınırlı değil, daha çok seçim yenilgisi sonrasında kimsenin sorumluluk almayıp birkaç rötuş hariç, her şeyin eski tas, eski hamam devam etmesiyle ilgili. Ana muhalefet ya da muhalif bloka ilişkin söylenecek çok şey olsa da kendi konumlarını muhafaza etme eğilimleri herhangi bir analitik çabayı anlamsız kılıyor.
Artık bu defteri kapatıp muhalif güçleri geçmişin kırgınlıklarından, siyasi figürlerden ve tribünlere oynayan şovmenlerden bağımsız, tabanla birlikte düşünmek gerek. Kuşkusuz Türkiye gibi demokratik hakların her geçen gün kısıtlandığı otoriter rejimlerde toplumsal muhalefet için parlamento ve parti siyaseti dışında bir alan bulmak oldukça zor. Sendikalar, sivil toplum örgütleri, hatta enformel olarak bir araya gelen sıradan vatandaşlar dahi yasal bir süreçle karşılaşma korkusunu taşıyor.
Bugün Türkiye’nin yeni bir başlangıca, çağıyla uyumlu yeni bir kurucu iradeye ihtiyacı var. Bunu en azından muhalefet saflarında yer alan hiç kimse inkar edemiyor. “Kuruculuk” iddiasındaki her özne aynı zamanda ezilen çoğunluğun hafızasına dokunan bir geçmiş anlatısını kurmak zorunda. Zira kurucu değerler ancak bir “kolektif bellek” temelinde oluşturulabilir, toplumsallaşabilir ve haklılık kazanabilir.
Yeni başlangıcın öznesi olma iddiasında olanlar aynı zamanda toplumun ortak belleğini temsil etme iddiasını da üzerlerine alırlar. O yüzden kuruluş momentleri “neyin hatırlanacağı, hafızada tutulacağı, neyin halının altına süpürüleceği”, yani kolektif belleğin içeriği üzerine verilen tayin edici mücadeleleri içerir. Yüz yıllık mücadeleci geçmişiyle bunu deneyimlemiş cumhuriyetimiz, yeni bir yüzyılın eşiğinde aşındırılmış tüm değerlerini yeniden yapılandırıp çağına uyumlu hale getirmeye yargılıdır.
Unutulmamalıdır siyasette en önemli şey, zamanında doğru tavır geliştirebilmekle ölçüt. Yoksa aradan yıllar geçtikten sonra verilen özeleştirilerin, ahlanıp vahlanmaların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur, olamazda.
Yazımı son anda edindiğim muştulu bir haberle noktalamak istiyorum. Aydın, kararlı, donanımlı ve mücadeleci kişiliğiyle tanıdığımız sevgili Av. Hande Burma, CHP Ortahisar Belediye Başkanlığına aday adaylığını açıklamış. Kardeşime çıktığı bu yolda başarılar dilerken, siyaset kurumunu renklendirmesi nedeniyle bir kent yaşayanı olarak teşekkürlerimi sunuyorum.
Sevgiyle, dostlukla.